Saç Dökülmesi Nedir, Nasıl Önlenir?

Saç dökülmesi geçmişten günümüze bir çok insanın karşı karşıya kaldığı bir sağlık sorunudur. Saç dökülmesinin ileri evresi ciddi saç kaybıyla, çeşitli saç hastalıklarıyla bağdaşır. Bu durumda dermatoloji uzmanından yardım almak gerekir. Saçımızla ilgili problemi derinlemesine araştıracak ve bize uygun tedavi yöntemiyle bu problemin önüne geçmeye çalışacaktır.

Saçlarımız biz yaratılanlar için o kadar önemli ki; saç ile görsellik değişir, saçımızın güzelliği ile keyfimiz yerine gelir. Ve dermatolojik olarak da en çok şikayet alan yine saçlarımız ile ilgili problemlerdir. Saçların dökülmesi, saçların uzamaması, saçların kırılması gibi bir çok problem dile getirilen önde gelen sorunlardır. Saçlarımız bu kadar önem arz ederken onlarla ilgilenmemek herhalde saçlarımıza ihanet olur. Diyebiliriz ki saçlarımız bizim için en önemli aksesuardır. Onları en özel ve güzel yapmak için ise saçlarımıza gereken önemi vermeliyiz.

Sac dokulmesinin nedenleri
Saç dökülmesi neden oluşur, nasıl önlenir? Saçlarımızla ilgili merak ettiğimiz her şey.

Saçın Biyolojisi(Anatomisi)

İnsan derisinin taşığı kıl folikülü yaklaşık olarak 5 milyon olarak öngörülmüştür. Bu kıl foliküllerinin 1 milyonu baş bölgemizde bulunur. Ve 100 bin kadarını saçlarımız oluşturur. Üç ana tipte kıl folikülü(lanugo,vellüs, terminal) olmak üzere oluşur. Yapıları ve pigmentleri farklılık gösterse de hepsi aynı amaca hizmet etmektedir.

Embriyonik gelişimin 9.haftasında ilk gelişen insan kıl folikülleri kaş, üst dudak ve çene alanlarıdır. Diğer alanların gelişimi ise 4. ayda olur. (1). Vücudumuzda kıl bulunmayan bölgeler ise ayak tabanı, avuç içi ve dudaklarımızdır.

Saçlarımız keratin denen proteinden oluşur. Vücudumuzda keratinin en yoğun olduğu yer saçlardır. Ve saçlarımızın oluşumunda keratin denen protein yoğundur. Keratin saçın elastikiyetini sağlayan, içinde barındırdığı minarellerle saçın sağlamlığını oluşturan proteindir. Kılın %65-%96’sını proteinler oluşturur.

Keratin yapısındaki değişimler kimyasal ve fiziksel duruma göre değişkenlik gösterse de çevresel faktörlere de göre değişkenlik gösterebilir. Bu durumda ise saçların zamanla beyazlaması kaçınılmaz gerçektir. (2).

Saçlar canlı mıdır? Saçımız çekildiğinde neden acı hissederiz?

Saçlar sanıldığı gibi canlı değildir. Sinir ucu bulunmaz ve kan damarlarıyla beslenir. Ancak saç telinin deri altında bulunan kısmı canlıdır. Ve bu sebeple çekildiğinde acı hissederiz. (3).

Saç Tipleri


Saçımız da tırnaklarımız gibi keratin denilen maddeden oluşmaktadır. Tıpkı tırnaklarımız gibi beyazımsı renktedir. Ancak saçlarımıza rengini veren pigmentler vardır. Saçların rengini, tonunu veren melanin denen bu pigmentlerle saçlarımızın rengi oluşur. Saçın koyuluğunu belirleyen ‘eumelanin’ ile saçın kızıllık ve sarışınlık derecesini belirleyen ‘feomelanin olarak ikiye ayrılır. Yaşımız ilerledikçe saçımızdaki foliküller bu pigmentleri üretmeyi azaltacağı için tıpkı bedenimizin yaşlandığı gibi yaşlanır ve yıllar geçtikçe saçlarımızın rengi grileşir.

Saç renginin yanı sıra her insanın saç dokusu da farklıdır. Kiminin ince telli, kiminin kalın telli ya da dalgalı, düz, kıvırcık gibi saç şekilleri vardır. Yaşadığımız coğrafya saç tipine etki eder. Ayrıca mevsimsel döngü içinde dinlenmeye çekilen saçlarımız kimi zaman uzaması yavaşlar, kimi zaman daha fazla dökülür. Bu da saçlarımızın bir ömrü olduğunu ve onu tamamladığını gösterir.

  • Saçlarımız ayda yaklaşık 1 cm uzar.
  • Her saç telinin döngüsü içinde uzar, dinlenir ve dökülür.
  • Her saç folikülü yaklaşık 20 yeni saç teli çıkarır, anagen dönemi(büyüme döneminde) boyunca uzar ve sonrasında dökülür.
  • Her gün 50-100 saç telinin dökülmesi normaldir.

Saçın iki bölümü vardır: Saç kökü ve gövdesi.

Saç kökü; saçlarımız saç kökünden çıkar, beslenir ve uzar. Uzayan kısımları ise saçlarımızın gövdesini oluşturur.

Saç üç tabakadan oluşur:

Pul tabakası(Kutikul): Saçın dış katmanıdır. Saç telini sarmalayan pullu yapıdır. Saçın iç katmanı olan korteksi korur.

Lif tabakası(korteks): Korteks melanin olarak adlandırılan ve saçın doğal rengini veren pigmentleri içerir. Korteksin boyutu, biçimi ve melaninlerin yoğunluğu saçın rengini verir.

ilik tabakası(medulla):Saç dokusunun merkezi, saçın içindeki hücrelerin özüdür.

Saçın Yaşam Döngüsü Nedir?

Saçların belirli aralıklarla dökülmesine saç döngüsü denir. Sağlıklı her insanda ortalama 100 bin saç teli vardır ve günlük ortalama 50- 100 tel saç dökülebilir. Çünkü saçların yaşam döngüsünde yerini yenisini almak için saçlarımızın az miktarda dökülmesi normal sayılır. Ve dökülme sonucunda yeni kıl kökleriyle birlikte tekrar çıkmaya başlar.
Saçın 3 yaşam evresi vardır:
ANAGEN(Büyüme Fazı): Bu dönem 2 ile 6 yıl arası sürer ve bu dönemde sağlıklı bir vücuda sahipsek aktif olarak uzar .Fakat yaşlanmayla birlikte bu süre kısalır.Bu faz aynı zamanda saçın uzunluğunu da belirler. Saçlarımız, yılda yaklaşık 10 cm uzar, 2 yıl süren bir anajen faz için 2 yılın sonunda saç uzunluğunun 20 cm olduğunu görülür.(4).
KATAGEN (Regresyon fazı): Bu dönem bir ya da iki hafta sürer. Bu süreçte saçı oluşturan dermal papilla hücresi kökten ayrılır. Bu kök, yeni anajen fazına girerken dökülecektir ancak bu dönemde dermal papilla saçlı derinin altında kalır.
TELOGEN(Dinlenme fazı):Bu dönem iki ya da dört ay arası sürer. Bu dönemde saçlar dinlenir. Süreç sona erdiğinde tekrar aktifleşen dermal papilla hücresi(saç köklerinin dibinde bulunan ve saçların büyümesini sağlayan hücre) ile eski saçlar dökülür ve yeni saçlar çıkmaya başlar.


Belki de çoğumuzun eylül/ekim aylarında saçlarımız dökülüyor dile getirdiği olmuştur. Yapılan araştırmalar da bunu doğrular niteliktedir. (5). Bunun nedeni ise saçlarımızın temmuz ayında telojene girmesi ve yaklaşık 3 ay sonraya tekabül eden eylül-ekim döneminde saçlarımızın dermal papilla hücresinin aktifleşmesiyle eski saçların dökülerek yerine yeni saçların gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Saçın yaşam döngüsü


Peki saçlarımız neden yazın telojen fazına girer ?
Güneş ışınlarından fazla etkilenen saçlarımız dolayısıyla daha hızlı bir sürece giriyor ve dökülüyor, diğer bir sebeb ise kış besinleri ile yaz besinlerinin birbirinden farklı vitamin değerlerine sahip olmasından kaynaklanır. Eğer ki saçlarımızı besleyecek vitamin değerlerine ağırlık verirsek saçlarımızın bu döngüde daha az dökülmesine yardımcı olabiliriz.

Her bir saç telinin ortalama ömrünün 2 ile 6 yıl olduğunu var sayarsak saç döngüsü bu zaman içinde oluşur. Ancak her gün bu döngüye giren 50-100 adet saç teli bulunmaktadır. Bu da demektir ki her gün sağlıklı bir insanda 50-100 tel arası saç dökülebilir. Dökülen saçın yerini ise yeni gelen saçlar almaktadır. Bunlar ortalama değerler, buna etki eden diğer faktörler ise şöyle sıralanabilir; genetik faktörler, stres, vücudumuzun mineral ve vitamin eksikliği gibi bir çok şey bu süreci hızlandırabilir.
Sağlıklı bir insanda ortalama 85 bin tel saç vardır. Saçlarımız yüksek oranda keratin vitamininden oluşur.

Yukarıda anlatıldığı üzere; anagen fazının sağlıklı bir bireyde yıllar boyunca sürdüğünü, katagen fazının haftalarca sürdüğünü ve telogen fazının ise aylar olarak nitelendirilebileceğini görmüş olduk. Bu fazlar saç döngüsünün var olduğu sürece saçlarımızın uzamasının mümkün olduğunu, yaşlandığını ve ömrünün sona erdiğini göstermiş olur.

Saç Kaybı ve Döngüler Arası İlişki Nedir?


Saç kaybı ile saç döngü arasındaki ilişki birbiriyle bağlantılıdır. Bu bağlamda saç kaybı değerlendirilerek ne tür bir dökülme süreci olduğunu anlamamız gerekir. ve her insan ayrı bir dünya, her insan bambaşka yaratılmış. Bu açıdan bile değerlendirdiğimizde herkesin saç yapısı ve tipinin farklı olduğunu görürüz. Kiminin yavaş uzar, kiminin hızlı. Kiminin ömrü daha uzun olur, kimi daha çabuk dökülür.
Saç folikülü; saçın içinde büyüdüğü yapıdır.Saçın içinde bulunduğu gözenekli yapı yağ üreterek saçı ve saç derisini yağlandırır. Kıl foliküllerinin gelişimi anne karnında 8.haftada başlar ve 22. haftada tüm kıl foliküllerinin gelişimi tamamlanmış olur. Ve doğumdan sonra vücudumuzda 5 milyon kıl folikülünün var olduğu, bunun 1 milyonunun baş bölgesinde olduğu ve yaklaşık 100 bininin saçlarımızı oluşturduğunu biliyor muydunuz? Her bir kıl folikülü insan hayatı boyunca yaklaşık 15-20 kez döngü yaşar ve ortalama yaşam süresi 85 yıldır.

Saçlarımızın yapısı, anatomik özellikleri ve yaşam döngüsünden bahsettik değil mi? Peki yaşamımızın büyük çoğunluğunda karşı karşıya kaldığımız saç dökülmesi… Saç dökülmesi sanıldığı gibi günlük 50-100 tel saç dökülmesi değil, daha fazlasıdır. Saç köklerinin %90 etkin haldedir, % 10 ise dinlenme halinde olup, yerine yenilerinin gelmesi için dökülür. Bu yaşamımız boyunca ortalama 20 kez olacaktır.

Saçlarımızın döngüsü içinde dökülmesi gayet normal iken; bu sürecin devamı endişe duyulması gereken bir konudur. Nasıl mı? Eğer ki altında yatan sebepler araştırılmazsa bu dökülmenin sebebini bilemeyecek ve ona göre bir önlem alınmayacaktır.

Saç dökülmesine yol açan birçok sebep olsa da kalıtımsal unsurlar başı çeker. Yaş almayla birlikte erkek ve kadınların saçlarında seyrelme, incelme ve çeşitli derecelerde dökülme görünür. Bu tür dökülme büyük ölçüde genetik yatkınlığa ve erkeklik hormonları olarak bilinen androjenlere bağlıdır.

Doğum ve sonrasında, tiroid bezi hastalıkları, demir eksikliğine bağlı kansızlık, ateşli hastalıklar, ilaçlar, yanlış beslenme ve stres saç dökülmesinin altında yatan diğer sebeplerdir. Saç dökülmesi hayatı tehdit eden bir hastalık olmasa da sosyal hayatımızı olumsuz etkileyen bir durumdur. Saç dökülmesinin neden olduğu ve tedavisi için neler yapılacağı hususu için dermatoloji uzmanından yararlanmakta fayda var.

Saç Dökülmesi Tipleri

Dökülme sonucunda saçlı deride ve foliküllerde hasar oluşur. Ve bu duruma göre ikiye ayrılır.

-Skarlı saç dökülmeleri

-Skarsız saç dökülmeleri

Skarlı saç dökülmesinde doku hasarı vardır, skarsız dökülmelerde doku hasarı oluşmaz.

Skarlı Saç Dökülmeleri

Saç kökünü tamamen yok eden, tedavisi mümkün olmayan ya da kendiliğinden çıkması mümkün olmayan dökülme tipidir. Kimyasal ve termal yanıklar, deri kanserleri, saçlı deri kayıpları, trafik kazaları, ışın tedavileri gibi sınıflandırılabilir. Duruma göre ve uygunluğuna göre saç ekimi planlanabilir.

Skarsız Saç Dökülmeleri

  • Genetik(androgenetik-AGA- saç dökülmesi
  • Allopecia areata(saçkıran)
  • Diffüz allopecia
  • Telogen effluvium
  • Anagen effluvium
  • İlaçlara bağlı dökülme
  • Strese bağlı dökülme
  • Davranışsal dökülmeler

Kalıtımsal Unsurlar: Kellik(Alopesi) olarak bilinen erkeklerdeki saç dökülmelerinin en önemli sonucudur. Erkeklerin %95’i bu sebepten ileriki yaşlarda saçlarında seyrelme, incelme ile karşı karşıya kalır. Kellik olarak tanımlanan saç dökülmesi önlenemez. Ancak geciktirilebilir.

Androjen Hormonuna Bağlı Dökülmeler: Saç ve kılların büyümesi genellikle erkeklik hormonu da denilen androjen hormonu ile ilişkilidir. Erkek tipi saç dökülmeleri genetik faktörler belirgindir. Ergenlik dönemiyle birlikte kılların kalınlaşmasını sağlayan bu hormon aynı zamanda genetik yatkınlığı olan bir kimsede saçların seyrelmesine neden olmaya başlar.(6).

Hormonal ve tıbbi durumlar-(Telogen effluvium)- (Diffüz allopecia) : Gebelik, doğum, menopoz, tiroid bezinin düzensiz çalışması gibi durumlar saç dökülmesinde etkili olabilir. Yeni doğanlarda ve hamilelik sonrasında görülür. Belirgin özelliği saçlar incelerek dökülür. Gebelik boyunca saçlar canlı ve güçlüdür. Doğum itibariyle saçlar dökülme sürecine girer. Destekle dökülmeler yavaşlatılabilir.

Tıbbi durumlar da ise saç kıran hastalığı örnek verilebilir. Bağışıklık sisteminin zayıflaması ile aniden ortaya çıkan bir sağlık problemidir. Ağır stresin etkili olduğu düşünülebilir. Temel sorun düzeldiğinde kısmen düzelme görülebilir.

Anagen effluvium: Kemoterapiye bağlı saç dökülmesi kısa sürede günlük dökülmenin aksine daha fazla dökülür. Saçın büyüme evresinde ani dökülmeler görülür. Kemoterapi, radyasyon gibi tedaviler sonucunda oluşan bu dökülmeler 1-3 aylık gecikmeler sonucunda büyüme gerçekleşir. Bazen kalıcı sonuçları olabilir.(7).

Saçkıran(Alopesi areata): Bu tarz dökülmeleri para büyüklüğünde ya da daha büyük yama şeklinde oluşan açılmalardır. Her yaşta görülebilir. Bağışıklık sistemiyle alakalı bir durumdur. Daha çok sinir ve stres sebebiyle ortaya çıkan bu hastalığın tedavisi ise mümkündür.

Kansızlık(anemi): Yapılan araştırmalarda demir eksikliği anemisinin saç dökülmesiyle ilişkisi olabileceği öngörülmüştür. Saç dökülmesi şikayetiyle gelen hastalara demir takviyesi ile bu dökülmelerin önüne geçilebilir. (8). B12 ve folik asit kaynaklı vitamin eksikliği durumunda da saç dökülmesi görülebilir.

Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Saç dökülmesinin altında yatan nedenler araştırıldıysa, teşhis sonrasında tedavisi mümkün olabilir. Ancak kalıtımsal faktörlere bağlı olan kellik gibi kaçınılmaz sonun tedavisi mümkün değildir, sadece yavaşlatılabilir. Eğer ki saçlarında incelme olduğunu düşünüyorsanız, seyreldiğini fark ettiyseniz saç ekimi bir çözüm olabilir.

Hormonal bozukluklar, anemi, tiroid hormonuna bağlı dökülmeler, ilaç tedavisine bağlı dökülmeler ortadan sorun kalktığında dökülmeler de duracaktır.

Androjenetik Alopesi Nedir, nasıl önlenir?

Yukarıda kısmen bahsettiğimiz bu konu, erkek tipi saç dökülmeleridir. Erkek tipi saç dökülmesi (AGA) da denilebilir. Bu tip saç dökülmesinden erkek nüfusunun yaklaşık %50’sini etkiler. Genetik yatkınlığın sonucu kaçınılmaz son denilebilir. Ancak bazı tedavi yöntemleri (Finasterid, minoksidil veya her ikisinin birleşimi ile) hafif veya orta derecede AGA problemi olan hastaların çoğunda ilerleme durdurulabilir, ya da kısmende olsa ivme tersine dönebilir.

Saç dökülmesinde kullanılan iki ilaç vardır. Birisi topikal(Vücudun belli bir yerine sürülen, yüzeysel olarak deriye uygulanan) minoksidil, diğeri ise ağızdan alınan finasterid adlı ilaçlardır. Her iki ilaç da dökülmeyi minimal derecede azaltmak amacıyla üretilmiştir. Bu ilaçların yan etkileri azdır bu sebeple kişiler tarafından tercih edilir, psikolojik olarak rahatlama sağlar(9).

Finasterid kullanımı, hastalığın erken evrelerinde daha fazla saç dökülmesini önlemeye yardımcı olabilir. Finasterid tüm DHT kaynaklı saç dökülmelerinde en önemli ilaç olarak görülmektedir. Oral yolla alınmaktadır. Erkek tipi saç dökülmelerinde anagen, telogen evresi arasında zaman kısalmakta ve saç foliküllerinin ömrü kısalmaktadır. minoksidil kullanımı ile yapılan araştırmalar neticesinde hem erkeklerde hem de kadınlarda saç sayısınnda artış gözlendiği ve dolgunluk sağlandığı görülmüştür. Bi kaç ay içerisinde etkisini göstermeye başlayan minoksidil kullanımının küçülen saç foliküllerinin yeniden canlanması diyebiliriz.

Yan etkilerinin olup olmadığını sorgulayabiliriz, elbette yapılan araştırmalar ve değerlendirmeler neticesinde minoksidilin saç derisinde kaşıntı yaptığı, finasteridin ise cinsel istekte azalma yaptığı, sperm sayısında azalma olduğu az da olsa görülmüştür. Bu yan etkiler DHT hormonunun düşmesiyle ortaya çıkar. İlaç kullanımı bırakıldığında sorun da ortadan kalkar. (10).

Saç sağlığımızı korumak için neler yapılabilir?

  • Sıcak suyla banyo yapmayı azaltabilirsiniz . Saçınızın nem dengesini bozmamış olacaksınız, ayrıca saçlarımızdaki koruyucu yağlarında suyla akıp gitmesini önlemiş olabilirsiniz.
  • Saç kurutma yönteminin mümkün olduğunca havlu ile olması ve nazikçe, çekiştirmeden olmalı. Ayrıca saç kurutma makinesi ile kurutmak da saçlara zarar verir.
  • Sağlıklı beslenmek önceliğimiz olmalı; saçlarımızı besleyecek vitamin ağırlıklı beslenmek( b vitaminleri, protein, çinko,demir, folik asit) saçlarımızı güçlendirecektir. Bu vitaminler kırmızı et, yumurta,kuru yemiş, çilek, kivi gibi besinlerde bulunur.
  • Gerginlik ve stres altındayken yapılan yanlış hamleler; saçı başı yolmak deyimi tabiri caizse buraya uygun olur herhalde. çünkü gerginlik anında saç dibi ovalamak, saçı çekmek gibi durumlar saç köklerine zarar verir.
  • Saçları sıkı sıkıya bağlamak, örgü örmek saçları yıpratacağından sürekli kullanılmamalıdır.
  • Kuru saçlarda zeytinyağı, badem yağı gibi yağlar kullanılabilir, ısırgan otu, yeşil çay gibi bitkiler saça parlaklık ve canlılık kazandırır. Şu ayrıntı unutulmamalıdır saç kökü saç derimizin altındadır. Ve içeriden beslenir. Beslenmemiz ne kadar sağlıklı olursa saç sağlımız da bundan nasibini alır. (11).
1.İslamoğlu, Z. G. K. (2013). İzotretinoin kullanımının saç döngüsü üzerine etkisi (Doctoral dissertation, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi).

2.Jahoda, CAB, Horne, KA ve Oliver, RF (1984). Kültürlenmiş dermal papilla hücrelerinin implantasyonu ile saç büyümesinin indüksiyonu. Nature , 311 (5986), 560-562’de tarif edilmektedir.

3.Şenel, F. (2013). Saç Dökülmesi.

4.İslamoğlu, Z. G. K. (2013). İzotretinoin kullanımının saç döngüsü üzerine etkisi (Doctoral dissertation, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi).

5.Jahoda, CAB, Horne, KA ve Oliver, RF (1984). Kültürlenmiş dermal papilla hücrelerinin implantasyonu ile saç büyümesinin indüksiyonu. Nature , 311 (5986), 560-562’de tarif edilmektedir.

6.Şenel, F. (2013). Saç Dökülmesi.

7.Dicle, Ö. (2010). Kadınlarda Saç Dökülmeleri ve Demir Eksikliği. Archives of the Turkish Dermatology & Venerology/Turkderm, 44(1).

8.Kanwar, AJ ve Narang, T. (2013). Anaagen effluvium. Hint Dermatoloji, Venereoloji ve Leproloji Dergisi , 79 (5), 604.

9.Gür, G. (2013). Saç Hastalıkları Tanı ve Tedavisinde Yenilikler. Turkish Journal of Dermatology/Turk Dermatoloji Dergisis, 7(2).

10.McClellan, KJ ve Markham, A. (1999). Finasterid. İlaçlar , 57 (1), 111-126.

11.Bayram, V. Saç ve saçlı derinin sağlığını etkileyen faktörler. Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu Dergisi, (22), 66-70.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir